Kadınlar

Nezihe Muhiddin, 2014
 Tuval üzerine karışık teknik
194x148 cm




Zabel Yesayan 2014
Tuval üzerine karışık teknik
210x128 cm



Suat Derviş, 2018
Tuval bezi üzerine yağlıboya, ip
177x130 cm





Yönetmen: Ümran Safter








Eşref Yıldırım uzun zamandır üzerine çalıştığı feminist yazarlar portre serisiyle izleyicinin karşısında. Nezihe Muhiddin, Zabel Yesayan, Suat Derviş ve Yaşar Nezihe gibi zorluklar içinde kariyerine devam etmiş kadın yazarların portrelerini yaparak Yıldırım, onların varoluşlarını kutlarken, bu portreler vasıtasıyla onlara bir nevi de saygı duruşunda bulunuyor. Yıldırım, söz konusu yazarların bir kadın olarak sistemin içerisinde var olma çabalarıyla sürekli görmezden gelinmeleri arasındaki gergin direnci tekrar hatırlatmayı hedefliyor. Tarihten silinmeye çalışılmış bu isimleri genellikle büyük portreler olarak resmeden sanatçı, bu yok sayma şiddetini bir anlamda terse çeviriyor ve yaşanan şiddeti fiziksel bir anlamla daha da görünür kılıyor. Erkek egemen politik aklın yarattığı baskı karşısında var olma mücadelesi bir yaşam savaşı haline gelen kalemlerin şiddet dolu hayatlarını izleyiciye tekrar hatırlatıyor. Yıldırım öykü, deneme ve romanlarında, kadın hakları ve kadınların toplumsal yaşamdaki konumları hakkındaki yazan Ermeni yazar Zabel Yesayan’ın sürgünde geçen hayatını, yaşadığı etnik ayrımcılığı onun portresiyle yoluyla izleyiciye aktarır.

 

Sanatçının resimlerinde uzun zamandır benimsediği katmanlandırma tekniği belirgin biçimde izlenebilir. Yıldırım bu katmanları zamanın yarattığı yıkımı görünür kılmak için yaptığını aktarır. Her katman yüzeye çıkan portreyi oluşturur ve adeta farklı zamanlardan farklı yüzlerden elde edilmiş bir parçalar bütünü izlenimi verir. Diğer bir deyişle, resimler acı dolu hayatları olan tüm yazarların portresinde ‘ben’i ve ‘herkesi’ görmeyi sağlayan bir ayna tutar.

 

“Şair portreleri serisi, okuduğum sevdiğim şairlerin portreleri ve onların beni çok etkileyen dizelerini örgüyle tekrar üretmemden oluşan işlerden meydana gelir. Portreler, üste üste birikmiş zaman katmanları ve her katmandan yüzeye tekrar çıkan parçaların bir yüzü oluşturma çabasıdır. Zamanın yıkıcılığı, insanı parçalaması ve o parçalardan tekrar bir “ben” oluşturmamıza benzer.”

 

Eşref Yıldırım'ın işleri, toplumsal ve siyasi güç odaklarına işaret eden medya temsillerinden ve toplumu şekillendiren sosyal tabulardan yola çıkar. Sanatçı, sosyal hiyerarşilerin baskısından, tanımlanmış cinsiyet rollerinden ve ırkçılıktan bunalan bireysel yaşamlara odaklanır. Yıldırım'ın resimle olan sürekli diyaloğu ve geri dönüştürülmüş malzeme seçimi sanata olan yaklaşımının temelinde yer alır.